Besinler ile alınan proteinlerin sindirimi, mide ve ince
bağırsaklarda gerçekleşir. Bilindiği gibi proteinler, canlı sistemlerde meydana
getirilen organik makro moleküllerdir. Amino asit denilen yapı monomerlerinden
meydana gelirler. Bu amino asitler, hücre organellerinden olan ribozomlarda,
mRNA’daki genetik koda göre uç uca peptit bağlarıyla bağlanarak, proteinleri
oluştururlar. Oluşan bu amino asit zincirleri, (polipeptitler) daha sonra
çeşitli katlanmalarla özgün formlarını kazanırlar. İşte protein sindiriminin temel
amacı, bu katlanma ve bağları ortadan kaldırıp proteinleri yapıtaşları olan
amino asitlere parçalamaktır. Çünkü proteinler, ancak, sindirime uğratılıp
yapıtaşlarına ayrıldıktan sonra, canlı metabolizmasında kullanıma
katılabilirler. Proteinlerin yapısı hakkında biraz bilgi verdikten sonra, şimdi
protein sindiriminin nasıl gerçekleştiğine bakalım:
Canlının beslenme yolu ile iç ortamına aldığı
proteinler, ilk olarak midede işleme tabi tutulurlar. Mide ortamına gelen
proteinler, gastrin hormonunun salgılanmasını sağlarlar. Gastrin hormonun
etkisi ile mide tarafından pepsinojen ve
hidroklorik asit (HCl) salgılanır. Böylece mide pH değeri düşerek pH: 1,5-2,5
arasında bir değer alıp mide iç sıvısında asitlik derecesi artar. Bu düşük pH değeri,
antiseptik etki yaratarak besinlerle birlikte alınan birçok mikroorganizmanın
ölümüne yol açar. Canlı bu sayede, bakteri ve benzeri
mikroorganizmalardan korunmuş olur. Ayrıca bu asidik ortamda bulunan
proteinler, denatürasyona uğrayıp özgün yapılarını kaybederek polipeptit
zincirleri (amino asit zincirleri) haline gelirler. Böylece sindirim enzimleri
daha rahat bir şekilde peptit bağlarına etki edebilirler. Daha sonra bu düşük
pH değerine sahip sıvı içerisinde bulunan inaktif pepsinojen, otokataliz
sonucunda aktif form olan pepsine dönüşür. Aktif pepsin, mide içerisinde
bulunan proteinleri parçalamaya başlar. Pepsinin etkisi ile kısa peptit
parçalarına ayrılan proteinler, mide içeriği ile beraber ince bağırsaklara
aktarılırlar.
Bilindiği gibi mide iç ortamı, düşük pH değere yani asidik
özelliğe sahip iken ince bağırsakların iç ortamları ise yüksek pH değerine
başka bir ifadeyle bazik karaktere sahiptir.
Düşük pH değerine sahip bu mide içeriği, ince bağırsaklara
gelince pH nın yükseltilmesi gerekir ve onikiparmak bağırsağı tarafından
salgılanan sekretin hormonu, pankreas bezini uyararak pankreastan ince
bağırsaklara bikarbonat iyonları aktarılır. Bu bikarbonat iyonları, pH değerini
pH:7-8 arasında bir değere çıkartırlar. Kısa peptit parçalarına ayrılmış halde
bulunan proteinler, bu durum karşısında tekrar katlanmaya başlayınca ince
bağırsak tarafından kolesistokinin hormonu salgılanır. Kolesistokinin hormonu,
pankreas bezini uyararak pH değeri 7 civarında olan sindirim enzimlerinin pankreastan
ince bağırsağa aktarılmasını sağlar. Pankreastan salgılanarak ince bağırsağa aktarılan bu enzimler, inaktif tripsinojen, kimotripsinojen,
prokarboksipeptidaz enzimleridir. Ayrıca ince bağırsaklar tarafından da
aminopeptidaz enzimi salgılanır. Daha sonra ince bağırsaklarca salgılanan
enterokinaz enzimi inaktif formda bulunan tripsinojeni, aktif form olan
tripsine dönüştürür. Tripsin ise inaktif diğer enzimleri aktifleştirir.
Kimotripsinojeni kimotripsine, prokarboksipeptidazı karboksipeptidaza ve
aminopeptidazı aktifleştirir. Daha sonra ince bağırsak içerisinde bulunan kısa
polipeptit zincirleri durumundaki proteinler, bu enzimler tarafından
yapıtaşlarına ayrılırlar. Sırasıyla tripsin enzimi, amino asit zincirlerini
arjinin ve lizin amino asitlerinin bulunduğu noktalardan kesmeye başlar.
Kimotripsin ise triptofan, fenilalanin ve tirozin amino asitlerinin bulunduğu
noktalardan polipeptit zincilerini keser. Geriye kalan karboksipeptidaz ve
aminopeptidaz enzimlerinden karboksipeptidaz, proteinlerin karboksil ucundan,
aminopeptidaz ise amino ucundan başlayarak proteinleri yapıtaşları olan amino
asitlere parçalarlar. Büyük oranda sindirimi gerçekleşen proteinler, artık bu işlemlerden sonra tripeptit, dipeptit ve amino asit olarak ince bağırsakta bulunurlar. İnce bağırsaktan salgılanan tripeptidaz ve dipeptidaz enzimleri yardımıyla geriye kalan tripeptit ve dipeptitler de yapıtaşları olan amino asitlere parçalanırlar.
Amino asitlerine parçalanarak sindirilen proteinler,
daha sonra ince bağırsaktan emilerek kan yoluyla karaciğere taşınırlar. Böylece
protein sindirimi tamamlanmış olur. Karaciğerden de çeşitli metabolik yollarla
canlının ihtiyacına göre kullanılırlar.
Gelecek yayınlarımızda görüşmek üzere. Esen kalın!
Son güncelleme: 22.06.2016
çok güzel anlatım teşekkürler
YanıtlaSilNe zamandır anlayamadığım konuyu anladım süper emeğinize sağlık
YanıtlaSilGerçekten güzel bir anlatım elinize sağlık
YanıtlaSilProtein sindiren ve protein yapılı pepsin enzimi aktif hale geldiğinde neden diğerprotein yapılı pepsinleri sindirmiyor?
YanıtlaSilMerhabalar, öncelikle sindirim enzimi denilince akla "Enzimler her besini veya maddeyi parçalar" gibi yangılı düşünceler gelmemelidir. Çünkü enzimler özgün yapılı maddelerdir ve her enzimin etki edeceği madde (substrat) bellidir. Nasıl ki elinizde bulunan anahtar sadece sizin oturduğunuz dairenin kapısını açıp diğer dairelerin kapısını açamıyorsa, sindirim enzimleri de her önüne gelen maddeyi sindirecek özellikte değildir. Eğer bu bilgiler sorunuza cevap değilse genel ifadelerden özele inerek şöyle bir açıklama yapabiliriz: Beslenme yoluyla alınan protein maddeler öncelikle midedeki HCl asite maruz kalarak denatüre olurlar yani üç boyutlu yapılarını kaybederek primer (düz iplik) hale geçerler ve bu aşamadan sonra Pepsin etkisini gösterebilmektedir. Yani proteinler denatüre olmadan enzimler tarafından parçalanamazlar. Dolayısıyla denatüre olmamış gerçek şeklini almış ve aktifleşmiş Pepsin enzimler, her ne kadar protein yapılı olsalar da birbirlerini sindiremezler. Umarım faydalı olmuştur. Esen kalın.
SilDeğerli yorumlarınız için ayrı ayrı hepinize çok teşekkür ediyorum! :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilSevgili Vasfi Bey, sizin bu konuyu ne kadar güzel anlattığınızı zevkle okudum. Benim sorum şu olacak: Neden Protein ağırlıklı gıdalardan sonra gözkapağı ve gözaltında kızarıklık, acı ve kaşıntı şeklinde döküntü oluşuyor? Bütün protein ağırlıklı gıdalarda bu sorunu yaşıyorum. Kuru baklagillerden tutunda yumurtanın beyazı ve et ürünleri de dahil hep problem yapıyor. Ekşi ve fermantasyona uğramış gıdalarda dahil. Sorun mide de mi yoksa ince bağırsaktamı? ( Mide ve bağırsaklarda herhangi bir şikayetim yok)
YanıtlaSilYardımcı olabilirseniz çok mutlu edersiniz.
Sevgiler ve saygılar
Selen